Hindistan'ın bağımsızlığının 75'inci yıldönümünde, onlarca yıllık kurumsal suistimalden sonra, Yeni Delhi'deki demokrasi,
Hindistan’da şiddet olayları nedeniyle hükümeti eleştiren yargıcın görevden alınması öfke yarattı
25 Şubat 2020
Otuzu aşkın kişinin öldürüldüğü olaylar dün gece de sürerken bazı Delhililer evlerini terk etmeye başladı
Hindistan’ın başkenti Delhi’de Müslümanları dışlamakla eleştirilen tartışmalı yeni vatandaşlık yasasını destekleyenler ve protesto edenler arasında Pazar gününden bu yana süren gerginlikte ölenlerin sayısı 34’e çıktı. Hükümeti ve polisi eleştiren bir yargıcın görevden alınması öfke yarattı.
Çatışmaların bir ölçüde yatışmış göründüğü ama gerginliğin sürdüğü Delhi’de, olaylarla ilgili şikayet başvurularının değerlendirildiği davada Çarşamba günü hem hükümeti hem de polisi sert şekilde eleştiren yargıç S Muralidhar’ın birkaç saat sonra talimatla görevden alınması bugün siyasi gündeme hakim oldu.
Muhalefet, yargıcın görev yeri değişikliğinin dünkü sözlerinden dolayı hızlandırıldığını söylerken, hükümet görevden almanın siyasi bir yönü bulunmadığında ısrar ediyor.
Yasaya karşı başvurulara bugün yeni bir mahkeme heyeti bakmaya devam ediyor.
Müslümanlara yönelen saldırılar
Olayları alevlendiren yeni vatandaşlık yasası oldu.
Hindistan’da geçen yıl sonunda onaylanan Yeni Vatandaşlık Yasası, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan’dan ülkeye gelen ve Müslüman olmayan yasa dışı mültecilere vatandaşlık hakkı tanıyor.
2014’ten bu yana iktidarda olan Başbakan Narendra Modi liderliğindeki Hindu milliyetçisi BJP Müslümanlara ayrımcılık politikaları gütmek ve laik anayasayı ihlal etmekle suçlanıyor.
Yasaya karşı çıkanlar sadece Müslümanlar değil fakat tırmanan gerginlik tabanda Hindu ve Müslümanları karşı karşıya getirdi.
Geçen Pazar günü şiddete dönüşen gerginlikte Delhi’deki yerel medyanın haberlerine göre, bazı Hindu gruplar Müslümanları hedef aldı, evlerini ve dükkanlarını yaktı. Bazı Müslümanlar evlerini terk ederken, kentte iki caminin de kundaklandığı haber verildi.
Ölenler arasında hem Müslümanlar hem de Hindular var. Olaylarda bir polis memuru da hayatını kaybetti. ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk resmi Hindistan gezisi sırasında başlayan olaylarda 200’e yakın kişi de yaralandı.
Delhi polisi ve iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi (BJP), olayları ve saldırıları engelleyemediği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Hindistan’da Hindularla Müslümanlar neden karşı karşıya geldi?
İngiliz Guardian gazetesi Delhi’de bazı mahallelerde örgütlenen Hinduların camileri korumak için devriye gezdiklerini ve Müslüman komşularına evlerini açtıklarını yazdı.
Delhi Eyaleti Başbakanı Arvind Kejriwal ise durumun endişe verici olduğunu belirterek ordunun göreve çağrılması gerektiğini söyledi.
Delhi’de özellikle nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Maujpur, Mustafabad, Jaffrabad ve Shiv Vihar gibi bölgelerde gerginlik sürüyor.
Sosyal medyada yayılan görüntülerde sokaklarda elleri sopalı grupların dolaştığı, bazılarının çevreye taş attığı, kundaklanan yerler olduğu görülüyor.
Salı öğleden sonra Shahadra bölgesinde bir cami göstericiler tarafından tahrip edildi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde bir kişinin minarenin tepesindeki hilali sökmeye çalıştığı görülüyor.
BBC muhabiri Yogita Limaye, bölgedeki bir lastik dükkanının da ateşe verildiğini aktardı.
Delhi Emniyet Müdürlüğü Sözcüsü MS Randhawa ise durumun kontrol altında olduğunu ve yeterli sayıda polisin görevlendirildiğini söyledi.
Bölgede dörtten fazla kişinin bir araya gelmesi yasaklandı. Bazı metro istasyonları kapatılırken, polis gerginliğin arttığı bölgelere girişlerde kimlik kontrolü yapmaya başladı.
Yaşananlardan iktidardaki BJP’nin lideri Kapil Mishra da sorumlu tutuluyor. Mishra, yeni vatandaşlık yasasını protesto etmek için oturma eylemi yapan göstericileri tehdit etmiş ve ABD Başkanı Trump’ın ülkeden ayrılmasından sonra göstericilerin zor kullanarak dağıtılacağını söylemişti.
Aralık ayında geçirilen yasa, komşu ülkeler Bangladeş, Pakistan ve Afganistan’dan kaçak olarak ülkeye giren altı dini grubun mensuplarına altı yıldır burada yaşadıklarını kanıtlamaları koşuluyla vatandaşlık hakkı veriyor. Yasa Müslümanları kapsamıyor.
BJP hükümeti yasayla dini baskıdan kaçanlara yasal statü verilmesini amaçladığını, Müslümanların dini azınlık olmadığı ve Hindistan’ın korumasına ihtiyaçları bulunmadığı için yasaya dahil edilmediğini söylüyor.
Ülkedeki Müslüman gruplar ise düzenlemenin hükümetin Müslümanları dışlama siyasetinin bir parçası olduğunu ve anayasanın laiklik ilkesinin çiğnendiğini savunuyor.
Birleşmiş Milletler de yasayla ayrımcılık yapıldığı endişesini dile getirdi.
Hindistan’da nüfusun yaklaşık yüzde 14,2’sini oluşturan Müslümanların sayısı 180 milyona yakın.